Tansiyon, kanın arterlerin içindeki basıncıdır. Kanın kalbin atımı ile pompalanarak damarlardaki basıncı oluşturur. Tansiyon ölçümleri, iki değer olarak ifade edilir: sistolik ve diyastolik basınç.
Hipotansiyon (düşük tansiyon) nedir?
Hipotansiyon, kan basıncının normal seviyelerin altında olmasıdır. Tansiyon normalde 120/80 mmHg ile 129/84 mmHg arasındadır. Hipotansiyon durumunda, sistolik basınç 90 mmHg’nin altına düşer veya diastolik basınç 60 mmHg’nin altına düşer.
Hipertansiyon (yüksek tansiyon) nedir?
Hipertansiyon, kan basıncının normal seviyelerin üzerinde olmasıdır. Normal tansiyon 120/80 mmHg ile 129/84 mmHg arasındadır. Hipertansiyon durumunda, sistolik basınç 130 mmHg’nin üzerine çıkar veya diastolik basınç 80 mmHg’nin üzerine çıkar.
Hipertansiyon nedenleri nelerdir?
Hipertansiyonun birçok nedeni olabilir. Bunlar arasında yaş, aile öyküsü, beslenme, kilo, stres, fiziksel aktivite eksikliği, tuz alımı, alkol tüketimi, sigara kullanımı, diyabet, böbrek hastalıkları, tiroid problemleri ve bazı ilaçlar sayılabilir.
Hipertansiyonun belirtileri nelerdir?
Hipertansiyonun belirtileri arasında baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk, nefes darlığı, göğüs ağrısı, kulak çınlaması, çarpıntı, burun kanaması ve görme sorunları yer alabilir.
Hipertansiyonun vücuda zararları nelerdir?
Hipertansiyon tedavi edilmediğinde, kalp hastalığı, inme, böbrek hastalığı ve görme kaybı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, hipertansiyon tedavisi ve kontrol altında tutulması önemlidir.
Gebelikte hipertansiyon
Gebelikte tansiyon, gebeliğin sonraki dönemlerinde, özellikle 20. haftadan sonra yükselebilir. Bu duruma gebelik hipertansiyonu veya gebelikle ilgili tansiyon yüksekliği denir.
Gebelik hipertansiyonu, genellikle hiçbir belirti vermez, ancak bazen baş ağrısı, baş dönmesi, karın ağrısı, bulantı, kusma, yorgunluk, görme sorunları ve ödem gibi belirtiler görülebilir. Gebelik hipertansiyonu, preeklampsi olarak adlandırılan daha ciddi bir duruma dönüşebilir.
Göz tansiyonu (Glokom) nedir?
Glokom, göz içi sıvısının akışındaki bir bozukluk nedeniyle oluşan bir grup göz hastalığıdır. Bu bozukluk, göz içi basıncının artmasına neden olur ve zamanla optik sinirlerde hasara neden olur. Optik sinirler, gözden gelen görüntüleri beyne taşıyan sinirlerdir.
Glokomun erken dönemlerinde, genellikle hiçbir belirti vermez. Bu nedenle, hastalık çoğu kez fark edilmeden ilerler ve hasar büyüdükçe görme kaybına neden olabilir. Bu nedenle, glokom teşhisi konmuş bir kişi düzenli olarak kontrolden geçirilmelidir.
Glokom risk faktörleri arasında yaş, aile öyküsü, yüksek göz içi basıncı, miyopi, diyabet ve bazı ilaçlar yer alır. Bununla birlikte, glokom her yaşta ve herhangi bir insanda gelişebilir, bu nedenle herkesin göz sağlığına özen göstermesi ve düzenli göz kontrolleri yaptırması önemlidir.